İçeriğe geç

Kasıt yapmak ne demek ?

Kasıt Yapmak Ne Demek? İrade, Niyet ve Sorumluluk Üzerine Sert Bir Gerçeklik

Şimdi dürüst olalım: “Kasıt yapmak” dediğimiz şey aslında hepimizin iç dünyasında var olan, çoğu zaman da gizlemeye çalıştığımız bir dürtü. Evet, kimse açık açık “ben bunu bilerek yaptım” demeyi sevmez. Çünkü kasıt, suçla, kötülükle, ahlaki sorumlulukla yan yana anılır. Ancak hayat dediğimiz o karmaşık sahnede, kasıt sadece suçun değil, insan olmanın da bir parçasıdır. Peki biz bu gerçeği ne kadar kabulleniyoruz?

Kasıt Nedir? Sadece “Bilerek Yapmak” mı?

Hukuki tanımıyla kasıt, bir kişinin sonuçlarını bilerek ve isteyerek bir eylemi gerçekleştirmesidir. Ancak bu kuru tanımın ardında çok daha derin bir mesele saklı: İnsan davranışının niyetiyle yüzleşme cesareti. Kasıt, sadece “bile isteye” yapılan eylemleri değil, aynı zamanda “sonuçlarını umursamayarak” yapılanları da kapsar. Birine zarar vereceğini bile bile susmak, yanlış olduğunu bilerek devam etmek, hatta bazen ‘hiçbir şey yapmamak’ bile kasıtlı bir tercihtir.

Şimdi soralım: Gerçekten kaçımız tamamen “masum” kararlar veriyoruz? Yoksa çoğu zaman kendi çıkarımız için sonuçlarını görmezden mi geliyoruz?

Kasıtla Suç Arasındaki İnce Çizgi: Vicdan Nerede Devreye Girer?

Kasıt, hukukun ve ahlakın kesiştiği en kritik noktalardan biridir. Hukuken bir eylemin kasıtlı sayılması için niyet aranır. Ancak işin ahlaki boyutu çok daha karmaşıktır. Örneğin, bir iş arkadaşınızı bilerek kötüleyerek terfi almanızı sağlıyorsanız bu sadece etik dışı değil, aynı zamanda kasıtlı bir eylemdir. Peki aynı sonucu “bilmeden” elde ettiğinizi iddia etmek sizi gerçekten masum yapar mı?

İşte burada toplumun ikiyüzlülüğü devreye giriyor: Hepimiz kasıtlı davranışları kınıyoruz ama kendi kasıtlarımızı “hayatın gerekliliği” diye meşrulaştırıyoruz. Bu da kasıt kavramını sadece hukuki değil, derin bir insani mesele hâline getiriyor.

Kasıtlı Eylemlerin Görünmeyen Yüzü: Sessizlik de Bir Tercihtir

Kasıt deyince çoğumuzun aklına aktif olarak yapılan eylemler gelir. Oysa gerçek çok daha karmaşık. Sessiz kalmak da kasıtlı olabilir. Bir haksızlığa şahit olup ses çıkarmamak, bir yanlışı bilip düzeltmemek ya da birinin zarar görmesini engelleyebilecekken görmezden gelmek… Bunların hepsi pasif ama kasıtlı eylemlerdir. “Ben bir şey yapmadım” savunması, çoğu zaman vicdanın susturulmuş hâlidir.

Bunu düşün: Birini düşerken izledin ve yardım etmedin. Bu bir eylemsizlik gibi görünür ama aslında sonucun bilincinde olduğun bir kasıt taşır. O hâlde kasıt, sadece hareket etmek değil; bazen hareket ETMEMEK de olabilir.

Kasıt Kavramının Tehlikeli Gücü: Suçu Hafifletmenin Bahaneleri

Toplum olarak kasıtla ilgili en büyük yanılgılarımızdan biri, niyet olmadan sorumluluğun ortadan kalkacağını sanmaktır. “Ben öyle olsun istememiştim” sözü, suçun ağırlığını hafifletmez. Çünkü sonuç değişmez. Kasıt, sadece eylemi değil, onun doğuracağı etkileri de hesaba katma zorunluluğudur. Ve çoğu zaman bu hesabı bilerek yaparız.

Bu yüzden kasıt kavramı, yalnızca suçun değil, sorumluluğun da merkezindedir. Bir şeyi bilerek yapmış olmak, sadece bir tercih değil; aynı zamanda sonuçların da sahibi olmaktır. Kaç kişi gerçekten bu sorumluluğu üstlenmeye hazır?

Tartışmanın Tam Kalbine Sorular

  • Gerçekten “kasıtsız” bir hata var mıdır, yoksa her eylemde az ya da çok bir kasıt payı bulunur mu?
  • Bir eylemi bilerek yapmadığını iddia eden biri, sonuçtan ne kadar sorumlu tutulmalı?
  • Kasıtlı davranışların çoğaldığı bir dünyada, vicdanın ve ahlakın yeri nereye düşer?

Sonuç: Kasıt, Yalnızca Hukuki Bir Terim Değil – Bir İnsanlık Aynasıdır

Kasıt yapmak ne demek sorusuna verilecek en dürüst cevap şudur: Kasıt, insanın kendi niyetiyle yüzleşmesidir. Eylemin arkasındaki bilinci kabul etmek, sonuçları üstlenmek ve gerekirse bununla yaşamayı öğrenmektir. Toplumun kasıtla ilgili tabularını yıkmadıkça, ne adalet tam olur ne de vicdan gerçekten rahat eder.

Belki de asıl sorun şu: Kasıtla yüzleşmeye cesaretimiz yok. Oysa kasıt, bizi biz yapan en çıplak gerçeğimizdir.

6 Yorum

  1. Beste Beste

    İradenin dinî ve hukukî sonuç doğuran bir fiile yönelmesi anlamında fıkıh terimi. Bir şahsın hayatına haksız yere son verme, adam öldürme suçu. Kasten adam öldürme ve müessir fiil suçlarında suçlunun işlediği fiile denk bir ceza ile cezalandırılması. Öncelikle belirtmek gerekir ki, kelimenin asıl yazımı “Kast” değil “Kasıt”tır . 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kasıt ve Taksire İlişkin Maddelerine …

    • admin admin

      Beste!

      Sevgili yorumlarınız sayesinde yazının akışı düzenlendi, anlatım daha anlaşılır hale geldi ve metin daha etkili oldu.

  2. Başkan Başkan

    Öncelikle belirtmek gerekir ki, kelimenin asıl yazımı “Kast” değil “Kasıt”tır . (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir . (2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. TCK Madde 21 Kast – Avukat Baran Doğan Avukat Baran Doğan blog mevzuat tck-madde-2… Avukat Baran Doğan blog mevzuat tck-madde-2…

    • admin admin

      Başkan!

      Sevgili katkı veren dostum, sunduğunuz fikirler yazıya canlılık kattı ve anlatımı zenginleştirdi.

  3. Sevil Sevil

    1. Bir amaç güderek bir işe girişmek, niyet etmek : Râgıb o kadar çüst benim esb-i hayâlim / Kasdetse erer menzile peyk-i nazar-âsâ (Koca Râgıb Paşa). Suç yolu aşamalarına başlamasından sonra meydana gelen kast olarak ifade edilir. Örneğin; A, B’yi yaralamak kastıyla darp ederken B, A’nın annesine sövmeye başlamıştır bu durumda A, B’yi öldürmüştür. Bu durumda eklenen kast ortaya çıkmıştır ve B kasten öldürmekten sorumlu olur . Suçta Kast ve Taksir | Samsun Avukat Bahar ÇEBİ Av.

    • admin admin

      Sevil!

      Yorumlarınız yazıya yeni bir boyut kazandırdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
https://betexpergir.net/splash